31 Mayıs 2008

Emre, Okan, Hakan, Vefa, Mefa...

Son 1 haftada en çok konuşulan konular bunlar. Bir de Beşiktaş var ama Beşiktaş'ın durumu Allahlık artık. Bu adamlar (Okan ve Hakan) konusunda Galatasaray çok suçlandı. Emre'de Fenerbahçe'ye gitmiş.

Okan Galatasaray'ın mevcut kadrosunda vefa beklemesi gereken son kişidir. Ona gösterilecek olan vefa "Ben profesyonelim" dediği gün bitti. Profesyonel adama profesyonel yaklaşılır ki bu sezon kontratının uzatılmaması doğru bir karar olur. Madem profesyoneliz, o zaman takıma yeterince katkı yapamayan birine sabretmemiz saçma olmaz mı?

Emre konusunda pek üzüldüğümü söyliyemiyeceğim. O da Okan gibi "Profesyonel" olduğunu açıkladığı, "Sporu sağlık için yapmıyorum" dediği gün bitti. Inter'e giderken yaptıklarını kimse unutmadı. Benim anlamadığım ise Fenerbahçe'nin Emre'yi neden transfer ettiği. Ortada 3 futbolcuyla oynuyorlar, bunlardan biri değişmez biçimde Alex. Kalan 2 kontenjan için 7. futbolcuyu (deniz, kemal, selçuk, maldonado, appiah ve aurelio) transfer etmek çok da mantıklı değil. Hele ki futboluya bir Türk için astronomik bir rakam veriyorsanız. Anlaşılan Fenerbahçe'den kopanlar olacak bu yaz. Ben Adnan Polat'ın yerinde olsam, Galatasaray.org'dan tebrik mesajı yollardım Emre ve Fenerbahçe'ye.

Hakan'ın büyüklüğünü tartışacak değilim ama bana göre kendisi bayrak adam değildir. Galatasaray'a verdiği hizmet tartışılmaz ama kendisini hiç bir zaman Bülent'le aynı kefeye koyamam, neyse konuya döneyim. Hakan için yapılan tartışmalar ise son teklifle beraber biraz kesildi. Adnan Polat, Hamdi Bey kılığında "var mısın yok musun" dedi. Şimdi Hakan'ın kararına kaldı işler. Kabul etmezse oynadığı mağdur rolünün sonu olur. Eğer kabul ederse, o zaman hem Galatasaray hem de Hakan için markalaşmak adına büyük bir atılım olur. Hakan'a yapılan teklifte söylenen şudur. Hakan yurt içi ve dışında Galatasaray'ın yüzü olacak.

Neyse efendim. Son 1 haftada bu isimlerden bunalan biri olarak içimi dökeyim dedim. Sınavlar başlıyor, bloga ayırabildiğimiz zaman azalıyor.

Amauri Juve'de


Transfer sezonunun hareketli takımlarından olmasını beklediğim Juventus transfere başladı. Forvete müthiş bir tavkiye yaptılar. Muthiş takviye için Palermo'ya "Nocerino + 12.5 m€" verilecek. Baya tuzlu olduğunu söylemek gerek.

Şimdi sırada orta sahaya alınacak futbolcu var. Liverpool ve Juventus'un Xabi Alonso için görüştüğü ve muhtemelen Xabi'nin seneye çubuklu forma giyeceği söyleniyor. Seneye şampiyonlar ligine dönecek ve Serie A şampiyonluğuna ulaşmaya çalışacak bir takım için güzel haberler bunlar.

28 Mayıs 2008

Gilardino Artık Mor Menekşe


Milan kadrosunu yenileme başladı. Ama henüz gönderme aşamasındalar. Gilardino artık Floransa'da ikamet edecek.

Şampiyonlar ligine katılma şansı bulunan Fiorentina iyi bir hamle yaptı. Gilardino için de parlak kariyerine yeniden dönme şansıdır bu. Milan'ın 2 forvet alacağını söylemiş Galliani. Ama futbolcuların çok pahalı olmalarından yakınmış.

Bu arada şehrin diğer takımı da Mancini'yi paketledi. Şu an Mourinho'nun yıllık ne kadar alacağı üzerine tartışmalar yapıyorlar muhtemelen.

(Bu arada başlık ne dandik oldu dimi? Ama boncuk olarak kalsın, okur okur küfrederim kendime)

Premier League Notları #2


İlk postta rekorları yazmıştım. Şimdi bu sezon neler olmuş, kim ne yapmış ona bakalım.

Toplamda

En çok kazanan : ManU (27 galibiyet)
En az kazanan : Derby (1 galibiyet)
En az kaybeden : Arsenal, Chelsea (3'er kez)
En çok kaybeden : Derby (29 kez)
En çok gol atan : ManU (80 gol)
En az gol atan : Derby (20 gol)

Toplam tablo bu. Şimdi evlerinde nasıl oynamış bu takımlar ona bakalım. Derby yine kötü istatistik kahramanı olduğundan yazmıyorum artık onu.

Evde

En çok kazanan : Manu (17 galibiyet)
En az kaybeden : Arsenal, Chelsea (0 kez)
En çok gol atan : ManU (47 gol)
En az gol yiyen : ManU (7 gol)


Deplasmanda

En çok kazanan : Chelsea (13 galibiyet)
En az kaybeden : Arsenal, Chelsea ve Liverpool (3'er kez)
En çok gol atan : Aston Villa, Arsenal (37 gol)
En az gol yiyen : Chelsea (13 gol)

Ortalama seyirci : ManU - 75.691

Gol yemeden bitirme : ManU, Chelsea (21'er kez)

Evlerine Dönenler


Bugün kesin listelerin Uefa'ya verilme günü olduğundan şişman kadrolu takımlar bazı futbolcularını evlerine yolladı.

-Bizde kesik yiyenler bildiğiniz gibi "Yıldıray, Halil ve İbrahim Kaş". Bu saatten sonra bu tercih yanlış bu doğru diyecek durumda değiliz, Fatih Terim kendi kadrosunu kurdu. Başarı'yı da başarısızlığıda sahiplenecek kişi o olacak.

-Fransa'da Philip Mexes, Cisse, Flamini, Ben Arfa, Landreau, Escude ve Alou Diarra evlerine döndüler. Thuram'ın kaldığı kadrodan Mexes'in gidişi, Flamini'nin kadroda olmayışı beğenmediğim kararlar.

- İtalya'da zaten 1 kişilik dönüş bileti vardı. Sahibi Montolivo oldu. Bu sezon Fiorentina'da şahane işler yaptı. O kalsa Ambrosini gidecekti ki ona da kıyamam. Keşke Cassano gitseydi diyorum burada da.

- Almanya'da bizim gibi 3 kişi yolladı. Marin, Jermanie Jones ve Helmes eve döndüler.

Diğer takımlarda da kontenjanlar 23'e indi.

Guardian'da türkiye hakkında çıkan şu yazı bizim durumumuzun dışardan görünüşü olarak okunmaladır. Ben sadece ilk cümleyi çevirip gerisini okumanızı tavsiye ediyorum.

"Türkiye turnuvanın en dengesiz takımlarından biri"

Transfere Devam


Bu yazın hareketli geçeceğini daha önce de söylemiştik. Bombalar İspanya'da patlıyor. Gelecek sezon şampiyonlar liginde oynayacak olan Villarreal, mantıklı bir şekilde kadrosunu güçlendirmeye devam ediyor. Edmilson'dan sonra bonservis ödemeden bir büyük transfer daha yaptılar. Joseba Llorente artık Villareal forması giyecek.

Joseba Llorente kimdir peki? Valladolid formasıyla ligi sallayan bir golcüdür. Kötü giden takımına rağmen son 2 sezonda 35 gol atmış bir adam! Uyum yakaladığı takdirde Nihat'ın yeni Kovacevic'i olabilir.

Kadroda o kadar golcü varken bir tane daha almaya ne gerek vardı diye düşünebilirsiniz. Sebepler; Llorente'nin iyi bir futbolcu olması, gelecek sezon çok daha fazla yorulacak takıma kadro derinliği getirmesi ve en önemlisi de bedava sirkenin baldan tatlı olması!

27 Mayıs 2008

Premier League Notları #1


Biten sezonun ardından bazı satır aralarını ve rekorları yazalım. Daha önce şampiyonlar ligi için yazmıştık.

- Derby County ligin kurulduğun sezondan beri negatif anlamda bir kaç rekor kırdı:

"En az puan alan takım. Toplamda aldıkları 11 puan (1 galibiyet, 8 beraberlik ve 29 mağlubiyet) ligde bugüne kadar alınmış en az puan.
En az gol atan takım. Yine lig kurulduğundan beridir en az gol atan takım oldular. Sezon boyu sadece 20 gol atabildiler ki Ronaldo, Adebayor ve Torres daha çok gol attı.
En kötü averaj. Sezon sonunda yakaladıkları -69 gol averajıyla bu alanda da rekor kırdılar efendim. Ayrıca yedikleri 89 gol lig tarihine en kötü 2. defansif performans olarak girdi."

- Chelsea topladığı 85 puanla 2. bitiren takımlarda en çok puan toplayan takım rekorunu kırarken, Arsenal'de 83 puanla en çok puan 3. takım rekorunu kırdı.

-Derby averaj farkını en kötü tarafından kırarken, ManU en iyi averaj rekorunu kırdı. +58 gibi akıl dışı bir rakama ulaştılar. (maç başına 1.5)

- Ronaldo Premier Lig'de en çok gol atan orta saha oyuncusu rekorunu kırdı. Ayrıca bu sezon attığı 31 golle Alan Shearer'ın en çok gol atan oyuncu rekoruna da ortak çıktı.

-Fernando Torres attığı 24 golle ligdeki ilk sezonunda en çok atan yabancı futbolcu oldu.

1. Lig'e Doğru


Adanademirspor bugün Çankırıspor'u uzatmalarda 3-0 yenerek finale çıktı. Trt 2'den canlı izledik maçı. Tribünleri beğendik, Serkan'ı, Erhan'ı, Emrah'ı beğendik. Zaten bütün maç Adanalıların kontrolünde geçti, 90 dakika'da bitmesi gerekiyordu bence.

Yarın diğer yarı final maçında Güngören Belediyesiyle Bogsaşspor oynayacaklar. Galibi Adanademirspor'la finalde karşılacak.

Bütün maçlar Konya'da oynanıyor, imkanınız varsa koyun cebinize 5 ytl, gidin maça!

Barcelona Transfere Devam


Kendi altyapısından yetiştirip Manchester'ın kaptığı bir değeri geri kazandı Barcelona. Gerard Pique artık Barcelona'da. Şöyle yazmışız kendisi için:

-"Gerard Pique Bernabeu, 87 doğumlu bir futbolcu. Soyadında Bernabeu geçse de o bir katalan ve Barca altyapısından yetişti. 3 yıl önce transfer edildi ve geçen sezonu kiralık olarak Zaragoza'da geçirdi. İzlediğim tüm maçlarda ilk 11'de oynadı ve sırıtmadı. Defansın ortasında ve sağında oynayabiliyor. Şu an en büyük sorunu önündeki ikiliyi kesme şansının olmaması. Vidic ve Ferdinand mükemmel bir ikili ve daha yıllarca oynayabilecek yaştalar. Ama takım bir çok kupada mücadele ettiği için rotasyonda yer alıyor. Bir defans oyuncusuna göre ileri bir tekniğe sahip, isabetli uzun paslar atabiliyor. Zaragoza'da oynarken bir röportajında Alex Ferguson'un kendisini sürekli aradığını ve takip ettiğini ve bunun kendisini çok mutlu ettiğini söylemişti."

Gurbette yedek kalmaktansa evde savaşırım demiş. Hayırlı olsun.

26 Mayıs 2008

Keita Barcelona'da


Sevilla'nın orta saha oyuncusu Keita artık Barcelona'da... 14m € bonservis bedeli ödenmiş ve 4 yıllık kontrat imzalanmış.

Geçen sezon Motta'yı satan, bu sezon Edmilson ve Deco'yu kaybedecek olan Barcelona'ya güç vereceği kesindir. Yaya Toure benzeyen bir oyun yapısı var. Açıkçası onun yerini alması zor ama hem kadroyu güçlendirmek için hem de rekabeti arttırmak için mükemmel bir seçimdir.

Bu adamın transferi ile beraber artık orta saha oynayan bir Marquez görmeyiz, o da bana yeter.

Bundesliga'nın İncisi


Tamamen hak ederek "Bundesliga'da Yılın Futbolcusu" ödülünü aldı bugün Ribery. Bu sezonki performansıyla Ronaldo ve Messi'nin tepede tek başlarına olmadıklarını da gösterdi. Hayır Avrupa'dan birisine desemki bu adam Ankara'ya geldi, bizim önümüzde oynadı, inanmaz yahu! Ben bile hala inanamıyorum gerçi...

25 Mayıs 2008

Euro 2008 Hollanda Kadrosu


Van Basten'in takımın başındaki son haftaları. Dün akşam oynadıkları hazırlık maçında Ukrayna'yı 3-0'la rahat rahat geçtiler ki üstüne Sneijder, Robben, Nistelrooy ve Van Persie tribünden izledi maçı. Eski tüfekler Van Bommel ve Seedorf yoklar. Kadro şöyle:

Kaleci: Van der Sar (Manchester United), Stekelenburg (Ajax), Henk Timmer (Feyenoord);
Defans: Bouma (Aston Villa), De Cler (Feyenoord), Heitinga (Ajax), Mathijsen (Hamburg), Melchiot (Wigan Athletic), Ooijer (Blackburn Rovers);
Orta Saha: Afellay (PSV Eindhoven), Van Bronckhorst (Feyenoord), Engelaar (Twente), De Jong (SV Hamburg), Sneijder (Real Madrid), Van der Vaart (Hamburg), De Zeeuw (AZ Alkmaar);
Forvet: Babel (Liverpool), Huntelaar (Ajax), Kuyt (Liverpool), Van Nistelrooy (Real Madrid), Van Persie (Arsenal), Robben (Real Madrid), Vennegoor of Hesselink (Celtic)

Euro 2008 Polonya Kadrosu


Kalecileriyle öne çıkan bir takım Polonya. Bu turnuvada da en çok kalecilerine iş düşecek. İyi bir takım yapısına sahipler. Ama Hırvatistan ve Almanya arasından sıyrılabilirler mi? Zor görünüyor...

Kaleciler :Boruc (Celtic), Kuszczak (Manchester United), Fabianski (Arsenal);
Defans:Wasilewski (Anderlecht), Golanski (Steaua Bukarest), Jop (FC Moscow), Bak (Austria Vienna), Zewlakow (Olympiakos), Bronowicki (Red Star Belgrade), Kokoszka (Wisla Krakow), Wawrzyniak (Legia Warsaw);
Orta Saha: Lewandowski (Shakhtar Donetsk), Dudka (Wisla Krakow), Blaszczykowski (Borussia Dortmund), Murawski (Lech Poznan), Pazdan (Gornik Zabrze), Gargula (GKS Belchatow), Krzynowek (VfL Wolfsburg), Majewski (Groclin Wielkopolski), Guerreiro (Legia Warsaw);
Forvet: Zurawski (Larissa), Smolarek (Racing Santander), Matusiak (Wisla Krakow), Saganowski (Southampton), Zahorski (Gornik Zabrze), Lobodzinski (Wisla Krakow).

Olympique Lyonnais ilk kez Double yaptı.


7 senedir Fransa Ligue 1 Şampiyonluğu kimseye kaptırmayan Olympique Lyonnais, bu seneler içinde Kupayı kazanamadı ve çifte kupa amacından uzakta kaldı. İlk kez bu sezon Lig ve Kupayı birlikte alarak Double yapmış oluyorlar.

Kupayı Kaptan kaldırır.

Uzun zamandır bir çok Kupa Finali'ne ya da Lig Finaline dikkat ediyorum, kupayı kim kaldıracak diye... Totti biliyorsunuz 2 aydır As Roma'dan uzakta sakatlığı nedeniyle. Bu arada As Roma, şampiyonluk ve kupa maçlarına çıktı Totti olmadan ve iki kulvarda da Finale ulaştılar. Ligde ikinci oldular, dün oynanan Coppa Italia finalinde de kupaya ulaştılar.


Maçın bitimine saniyeler kala Italian rejisi Totti'yi ekrana taşımaya başladı, üzerinde 24.05.08 yazan formasıyla kenarda bekliyordu, ve maç tamamlandı. Kupa töreni öncesi tüm futbolcular bu final için özel hazırlanmış formalarını giydiler.


Kupa Töreni başladı ve tebrikler bitince sıra geldi kupayı kaldırmaya, bu işi aylardır takımdan uzak kalan Kaptan Francesco Totti yaptı. Kupa bir adım önde olan Kaptana verildi ve o da kupayı kaldırdı.


Ne olursa olsun, ayağı da kopmuş olsa ben de kupaları Kaptanların kaldırmasından yanayım, sonrasında zaten herkes sırayla kaldırıyor ve başarıyı doyasıya kutluyor.

Hazırlanıyoruz : Türkiye - Uruguay


20 Mayıs'da oynanan ve 1-0 galip geldiğimiz Slovakya maçı, eksiklerle başı belada olan milli takımımızın taraftarların gözünde biraz daha güven sağlamasını sağlayan bir maç oldu. Üç maçlık hazırlık maçları serisinin ikinci maçı olan Uruguay sınavına geldi sıra ve bu maçtan da herkes iyi sonuç bir yana güven duyabileceği bir futbol bekliyor.

Sakatlığından dolayı Milli takım kadrosundan çıkarılan Gökhan Gönül'ün yanısıra sakatlığı hala devam eden Servet Çetin de Uruguay maçında oynayamayacak.

Hoşçakal, Balık İçin Teşekkürler


Hazin son, komik adam Grant kovuldu. Chelsea taraftarı dahil kimse sevmedi bu adamı. Sonuna kadar götürdüğü 3 kupayı finallerde verince koltuktan da kaldırdılar.

Aslında genel profil olarak çok da başarısız görünmüyor. Aksine çok başarılı olduğunu söylemek bile mümkün. Chelsea'nin başında kaldığı süre boyunca %68' lik bir kazanma oranı tutturmuş. Ama başarı hiç bir zaman ona mal edilmedi işte. Henk Ten Cate'nin gelişi, oyuncuların kendilerini kanıtlamak zorunda hissetmeleri gibi sebepler atıldı ortaya.

Gelecek sezon takımın başına kimin geleceği daha belli değil. Rijkaard'ın ismi ön planda olsa da süpriz bir isim çıkabilir.

Kupa Sahipleri

Fransa'da ve İtalya'da Kupa sahipleri belli oldu. İtalya'da geçen sezon kupanın sahibi olan Roma bu sezonda değişiklik yapmadı.


Fransa'da ise Lyon, uzatmalarda PSG'yi yenerek kupanın sahibi oldu ve duble yaptı.

24 Mayıs 2008

Hayal Kırıklığı #1 Barcelona


Yeni bir seriye başlıyoruz. Bu sezonun hayal kırıklığı yaratan takımlarına göz atacağız. Sıralama tamamen rastgele, aklımıza geldikçe yazacağız işte. İncelemede şu an aklıma gelen takımlar; İspanyadan Barcelona, Valencia, Zaragoza, Sevilla, İtalyadan Milan ve Lazio, İngiltereden de Tottenham, Newcastle ve Liverpool olacak. Listede değişiklikler olabilir, eğer sizin de düşündüğünüz bir takım varsa onu da ekleriz. Girişi uzatmadan başlayalım:

Sezona geçen sezon kaçan şampiyonluğu almak ve elbette Şampiyonlar Ligi Kupası hedefi ile girmişti Barcelona. Sezon sonu baktığımızda ligde haftalar kala havlu atılan şampiyonluk ve yarı finalde bırakılan CL var.

Sezon başında yapılan transferler hedefe odaklıydı aslında. Geçen sezon Eto'o nun sakatlığında yerini dolduramayan Saviola gönderildi, yerine artık efsane olmuş bir isim, Henry alınmıştı. Ayrıca defansif orta saha eksikliğini gidermek için Yaya Toure, defansın ortasına Milito ve sol beke Abidal getirildi. Transfeler başarılıydı aslında, hem takımın eksik görülen bölgeleri güçlendirildi hem de kadroya rotasyon derinliği kazandırıldı. Transferlerin haricinde genç takımdan gelen Dos Santos ve Bojan'da takıma ekstra güç oldu.

Transferlerde takımdan giden kilit bir oyuncu ise olmadı. Guily, Saviola, Motta, Belletti aklıma gelen isimler. Bu isimler pek sorun olmasa da Barcelona'nın en büyük kaybı Rijkaard'ın akıl hocası Henk Ten Cate'nin ayrılmasıydı. Bu sezonki başarısızlıkta bu kaybın önemli rol oynadığına inanıyorum.

Sezon öncesi Bayern'i 1-0 yendikleri maçla taraftarlarına biraz daha güven verdiler. Devam eden Eylül ayı boyunca da 5 galibiyet ve 1 beraberlik aldılar ve sezona iyi bir giriş yaptılar. Sakatlıkları devam eden Eto'o ve Ronaldinho'nun yokluklarına rağmen Messi'nin durdurulamaz performansları Barcelona'yı taşıyordu.

Ekim ayı'da Messi rüzgarıyla geçti. Ekim ayında 5 maçta 3 1 1 yaptı Barcelona. Mağlubiyeti sezonun süprizi Villareal'den aldılar. Beraberlik ise savunma yaparak Uefa Kupası finaline kadar çıkan Rangers maçında geldi. Henry bir türlü istenen performansı gösteremese de ne Eto'o ne de Ronaldinho akıllara geliyordu.

Kasım ayı bir değişiklik getirdi takıma. Deco sakatlandı, uzun süre oynayamadı. Ama Ronaldinho iyileşti ve takıma döndü. Bu ay içerisinde 6 maçta 4 2 1 yaptılar. Beraberliğin biri zaten çıkmayı garantiledikleri Lyon karşısında diğeri de 11 kişi savunma yapan Valladolid'e karşı alındı. Mağlubiyet ise son sezonlarda Barcelona'ya sürekli sorun çıkaran Getafe'nin eseriydi.

Aralık ayında Eto'o da sakatlıktan kurtuldu. Böylece Henry klubeye gönderildi ve Eto'o eski yerine yerleşti. Deco'nun iyileşip yeniden sakatlandığı dönemler başladı. Asıl sorun ise çöküşün başlangıcı olarak gösterebileceğimiz Messi'nin sakatlanmasıydı. Bu aya kadar takımı taşıyan Messi sahalardan uzun süre uzak kalacaktı. Yine Aralık içerisinde Barcelona çok büyük bir darbe daha yedi. Yenilmesinin neredeyse imkansız olduğu, kalesi Camp Nou'da en büyük rakibine, Real Madrid'e yenildi.

Ocak ayında ligde oynadığı 4 maçta sadece 1 beraberlik almasına ve Kral Kupası'nda yarı finale çıkmasına rağmen hem taraftarlardan hemde klubun içinden yükselen sesleri durduramadılar. Evet zor da olsa ilerliyordu takım ama ne eski güzel futbolundan ne de bol gollü maçlardan eser yoktu.

İlerleyen aylar ise sorunlar çözülmedi, aksine giderek büyüdü. Mart ayı çöküşün resmi gibiydi, 7 maçta sadece 2 galibiyet alabildi Barcelona. Kral Kupası'ndan elendiler ve ligde de geriye düştüler. Düşüş Nisan'da da devam etti. Nisan ayı içinde 8 maç yapan Barcelona sadece 4 gol atabildi. Yine bu ay Camp Nou'da 4 maçta sadece 1 gol atabildiler. Ve final... Bu ay Real Madrid'i alkışlarla çıkardılar sahaya..

Peki ne oldu da bu sezon'un en büyük favorisi bu hale geldi? Bu sorunun cevabını oluşturan bir çok nokta var ama bu noktaların başında Rijkaard geliyor. Onun dışında sakatlıklar, Ten Cate'nin ayrılışı, kadronun yeterince derin olmayışı, bozulan takım kimyası ve futbolcuların ego çatışmaları takımı çökerten sebepler.

- Sahaya çıkan 11'ler çok kötüydü. Henry, Eto'o ve Bojan bir çok maçta kanatlarda oynadılar ve bu performanslarına çok kötü yansıdı. Gudjohnsen orta sahada ne kadar oynayabilirse o kadar oynadı işte.

- Sistem bozuldu. Geçtiğimiz sezon çok pas yaparak rakibini boğan, boşluğu bulur bulmazda içeri sokulan takım gitti. Onun yerine genellikle 3, bazı maçlarda 4 santrforla oynayan takım geldi. Orta saha hakimiyeti kayboldu.

- Kadro yetersizdi. Sezon başlangıcı için kadro derinliğini arttıran transferler yapıldı demiştim. Ama kadronun yetersizliği, Ronaldinho'nun yerini Henry'nin doldurmaya çalışmasına sebep oldu.

- Uzun süreli sakatlıklar yaşandı. Ronaldinho, Eto'o ve Deco gibi geçtiğimiz sezonlarda takımı sırtlayan futbolcular bu sezon çok az forma şansı bulabildiler. İçlerinde en fazla forma giyen Eto'o ligde sadece 22 maça çıkabildi. Bu sakatlıklar bir yana Barcelona'yı asıl vuran Messi'nin sakatlanması oldu. Onun çıkmadığı neredeyse her maçta zorlandılar. Üretkenlik, yaratıcılık ve pozisyon bulma'da sorun yaşadılar.

Barcelona gelecek sezon için büyük bir revizyona giriyor. Başlangıç olarak Rijkaard'ın yerine efsane futbolcu Guardiola getirildi. Deco, Eto'o ve Ronaldino başta olmak üzere bir çok futbolcu ayrılmak istediğini açıkladı. Bakalım gelecek sezon Barcelona'ya neler getirecek...

Renk Cümbüşü #2




Daha önce tribünlerdeki renk cümbüşünü yazmışız. Şimdi de dünyanın "en iyi" kalecilerini yazalım... Cech, Buffon ve Casillas

Renk cümbüşü

23 Mayıs 2008

Şampiyonlar Liginden Satır Araları #2


Geçen ay yazdığım notlara ve rekorlara biraz ekleme yapalım.

-Bu sezonki yarı finallerdeki tek farklı takım Barcelona'ydı. Chelsea, Liverpool ve ManU geçen sezonda da yarı finale çıkmışlardı.
-Şampiyonlar Ligi tarihinden 3. kez aynı ülkenin takımları final oynadılar. 2000 yılında Real Madrid-Valencia ve 2003 yılında Milan-Juventus final oynamışlardı.
-Chelsea tarihinde ilk kez finale çıktı.
-Şampiyonlar ligi tarihinde ilk kez İngilizler başka ülke takımlarına elenmediler. Arsenal Liverpool'a, Liverpool Chelsea'ye ve Chelsea'de Manchester United'a elendi.
-Manchester United şampiyonlar ligini yenilgisiz tamamlayan tek oldu. Bunu daha önce kupayı aldıkları sezonda da (98-99) başarmışlardı.
-Ryan Giggs 12. kez katıldığı turnuvada her seferinde gol atan tek futbolcu oldu.
-Frank Lampard bütün elemelerde gol atan tarihteki tek futbolcu.

Şampiyonlar Liginden Satır Araları

Ryan Giggs: Role Model


Sürekli zikredildiği ve artık çoğunuzun bildiği gibi Ryan Giggs Manchester United'ın en çok forma giyen futbolcusu. Forma giydiği maç sayısı 759.

Alex Ferguson'un, ailesi ile konuşarak düşmanın elinden aldığı bu çocuk 90 yılında geldi United'a. Sir Ferguson'un ona olan sevgisini ve hayranlığını bilmeyen yok zaten. Peki mükemmel futbolculuğu, göz kamaştırıcı futbolu tanımlamaya yeter mi Giggs'i? Bence hayır.

90-91 sezonunda yani henüz 17 yaşında geldi Manchester'a. Ve ertesi sezon'dan itibaren düzenli şekilde forma giymeye başladı. Yani 16 yıldır kadro içerisinde düzenli bir şekilde oynuyor Giggs. Bu süre boyunca neredeyse hiç kırmızı kart görmedi.

Yine bu 16 sezon boyunca hiç bir sezonda 20 maçtan daha az oynamadı. İstikrar mı demiştiniz?

Elinde tuttuğu rekorlar, kişisel başarıları çok ama çok uzun bir liste. Kısaca şöyle diyeyim; Premier Lig tarihinin en çok kupa kaldıran futbolcusu! 10 Premier Lig, 4 FA Cup, 2 Legaue Cup, 2 Şampiyonlar Ligi Kupası, 1 Uefa Süper Kupası ve 1 Kıtalar Arası Şampiyonluk Kupası kaldırdı.

Çocuklar yararına yaptığı yardımlar, ırkçılık karşıtı kampanyalarda aktif rol alması, Tayland'da mayınlar yüzünden sakatlanan insanlara yardım etmesi gibi insanı davranışları, sosyal sorumluluk dersi olarak anlatılacaktır.

Altyapıdaki futbolculara örnek olarak gösteriliyor. Mükemmel yeneteğe sahip olmak yetmiyor efsane olmak için. Nasıl efsane olunur demiştim zamanında, işte böyle olunuyor...

Şampiyonlar Ligi Gol Kralı : Cristiano Ronaldo


Şampiyonlar Ligini kazanan Manchester United bir de gol kralı çıkardı. Bu sezon İngiltere Premier Liginde Manchester United için 42 gol atan Ronaldo, Şampiyonlar Liginde 11 maçta 8 gol atarak Şampiyonlar Ligi Gol Kralı ünvanını da elde etti.

Onun aldığı ilk ünvan değil bu sene için, daha önce de İngiltere Premier Liginde Gol Kralı olmuş ve Yılın oyuncusu seçilmişti.

Avrupa Futboluna gerçekten damga vurdu bu sezon Cristiano Ronaldo, Euro 2008'de de kendisinden büyük beklentiler var, biliyorsunuz Ronaldo'nun formasını giyeceği Portekiz, Türkiye'nin grubunda.

Coppa Italia Finali : As Roma - Inter


Son dört sezondan beri yine oynayanlar değişmiyor Finali... As Roma kazanırsa Coppa Italia'yı en çok kazanan takım olacak Juventus ile birlikte.


Bu kez yenelim şu Inter'i, kupayı da alalım ya hu !

Coppa Italia Finali :

Maç: As Roma - Inter
Tarih: 24 Mayıs Cumartesi
Saat : 22 :00
Yayınlayan Kanal: Ntv Canlı 22:00, NtvSpor Banttan 24:00

22 Mayıs 2008

2008 Şampiyonlar Ligi Şampiyonu : Manchester United

Maç için öyle büyük beklenti vardı ki herkes de, bir tarafta C. Ronaldo ki Premier Lig'de 42 gol atmış, diğer taraf da Drogba. fakat maç başladığın da her zamannki gibi büyük beklenti sizi bilmem ama beni sarstı. 26. dakikaya kadar neredeyse tek pozisyon yoktu, kontrol denilen şeyin esiri olmuş iki takım öyle orta saha'da kendi aralarında top çeviriyorlardı. Neyse ki Ronaldo'nun golü geldi ve o dakikadan sonra oyun gittikçe güzelleşti.


Tevez'in karşı karşıya kaçırdığı pozisyon gol olsa maç belki bitmeyecekti ama Manu rahatlayacaktı, olmadı zaten akabinde de futbolun ana kuralı işledi ve bence bir şans golü geldi Chelsea'nin. İki kişi'nin orasına burasına çarpan top nasıl olduysa Lampard'ın önünde kaldı ve Chelsea beraberliği yakaladı. Zaten bu gol ile beraber ilk yarının da sonu geldi. Goller ilk yarıdaydı


İkinci yarı da kontrollü ama bu kez pozisyonlu geçti. Manchester kazanır dediğime neredeyse futbol beni yine pişman edecekti, daha önce sayısız kere ettiği gibi. Uzatmalara giden maçın en önemli olayı yine değildi ki belki de bu olay Chelsea'ye kupa kaybettirdi. Drogba, Vidic'e tokat atınca kırmızı kartı aldı. Tek önemli olayı kırmızı kart olan uzatmaların sonrasında gelen penaltıların sürprizi elbette herkes için C. Ronaldo'nun penaltı kaçırmasıydı...


Kimler kaçırmadı ki geçtiğimiz yıllarda, en büyüklerin hepsi kaçırdı o da kaçırdı ama şanslıydı bu hata kupa'ya malolmadı. Önce ayağı kayan Terry, sonra da bir türlü takım değiştirmeden duramayan Anelka penaltıyı kaçırınca Alex Ferguson Şampiyonlar Ligini kazanan en yaşlı hoca ünvanını Manchester United da kupayı kazandı.

21 Mayıs 2008

Sezonun En İyi Kalecisi


Gianluigi Buffon
21 (15%)
Julio Sezar
9 (6%)
Doni
6 (4%)
Edvin Van Der Sar
35 (26%)
Petr Cech
45 (33%)
İker Casillas
9 (6%)
Pepe Reina
2 (1%)
Oliver Kahn
6 (4%)
Frank Rost
1 (0%)

Verdiğiniz oylar sonucu ödül Petr Cech'e gidiyor. Van Der Sar 2. ve Buffon 3. oldular. Daha sonra ankette yer alan kalecilerin sezon performanslarına bakacağız.

Şampiyonlar Ligi Finali: Dananın Kuyruğu


Bütün bir sezonun nihayete ereceği maç bu akşam. Manchester'da sakat veya cezalı bir futbolcu yok. Muhtemel 11 şöyle:

"Van der Sar, Wes Brown, Rio Ferdinand, Nemanja Vidic, Patrice Evra, Cristiano Ronaldo, Paul Scholes, Michael Carrick, Ji-Sung Park, Wayne Rooney, Carlos Tevez."

Bu 11 yerine orta sahanın ortasında 3. oyuncu olarak Hargreaves'in oynayabileceği söyleniyor, bu da akla yatkın bir senaryo.

Chelsea'de ise Ashley Cole son antremanda sakatlandı ve durumu belli değil. Oynayacağını tahmin ediyorum. Onun dışında Terry ve Drogba'da oynayacaklar. Chelsea muhtemelen şöyle çıkacak sahaya:

Petr Cech, Michael Essien, John Terry, Ricardo Carvalho, Ashley Cole, Michael Ballack, Claude Makelele, Frank Lampard, Salomon Kalou, Joe Cole, Didier Drogba.

Yeri kesin olmayan tek isim Kalou. Grant onun yerine Malouda ile başalayabilir.

Rio- Vidic ve Terry - Carvalho ikilileri belirleyici olacaklar. Manchester kağıt üzerinde daha şanslı dursa da Chelsea'nin çok daha motive olduğu bir gerçek. Ligin ardından kupada da kaybeden taraf olmak istemeyecekler. Tabi yine de bahsettiğimiz maç CL finali, ekstra motivasyon olmasa ne olur ki?

Maçın Chelsea açısından kilit ismi bence Ballack. Onun performansına göre şekillenecek Chelsea, uzun süredir takımın en iyisi konumunda ve bu maç onun için eski günlerine dönme şansı.

Manchester'da ise Chelsea karşısında pek tutunamayan Ronaldo belirleyici olacaktır. Muhtemeldir ki maçın en çok faul yapılan oyuncusu olsun.

Euro 2008 İtalya Kadrosu


Kaleci: Marco Amelia (AS Livorno Calcio), Gianluigi Buffon (Juventus), Morgan De Sanctis (Sevilla FC).

Defans: Andrea Barzagli (US Città di Palermo), Fabio Cannavaro (Real Madrid CF), Giorgio Chiellini (Juventus), Fabio Grosso (Olympique Lyonnais), Marco Materazzi (FC Internazionale Milano), Christian Panucci (AS Roma), Gianluca Zambrotta (FC Barcelona).

Orta Saha: Massimo Ambrosini (AC Milan), Alberto Aquilani (AS Roma), Mauro Camoranesi (Juventus), Daniele De Rossi (AS Roma), Gennaro Gattuso (AC Milan), Riccardo Montolivo (ACF Fiorentina), Simone Perrotta (AS Roma), Andrea Pirlo (AC Milan).

Forvet: Marco Borriello (Genoa CFC), Antonio Cassano (UC Sampdoria), Alessandro Del Piero (Juventus), Antonio Di Natale (Udinese Calcio), Fabio Quagliarella (Udinese Calcio), Luca Toni (FC Bayern München)

Şampiyonlar Ligi Finalinde Rus Ruleti : Chelsea -Manchester United


2007 - 2008 sezonu için Avrupa'da en büyük kupa sahibini buluyor. Şampiyonlar Ligi Final bu gece Moskova'da Luzhniki stadyumunda oynanacak ve karşılaşmayı Lubos Michel yönetecek.


İki takım için de, İngiltere için de, dünyadaki tüm futbol severler için de son derece ilginç bir karşılaşma olacak zira bir şeylerin rövanşı hesabıyla da bakabilir bu iki takım final maçına. İngilere Premier Ligi'ni bu sezon kotaran Chelsea ve Manu ligin kaderini belirleyecek maçta karşılaşmışlardı hatırlarsanız ve maçı Ballack'ın golleriyle, tartışmalı da bir penaltı kararıyla kazanıp Manu taraftarlarının stres yaşamasına neden olmuştu. Sezon sonunda Şampiyon olmasına engel olamadı Manu'nun bu mağlubiyet.



Şimdi bir başka finalde yine karşılaşıyorlar ve bu iki takımın Avrupada karşılaştıkları ilk maç olacak. Son antrenmanda sakatlanan Ashley Cole'un da sakatlığının düzelmesiyle sakatlık anlamında iki takımın da tek bir bahanesi yok, maça tam kadro çıkacaklar.

İki takım Teknik Direktörü için de maç kup dışında anlam ifade ediyor... Sir Alex Ferguson kupayı kazanırsa, şampiyonlar Ligi'ni kazanan en yaşlı Teknik Direktör ünvanını alacakken, Avraham Grant ise kupayı kazanan ilk İsrailli olmak istiyor.

Manchester United, Şampiyonlar Ligi kupasını son kaldırdığın da kalesinde Peter SchMeichel vardı, şimdi yine bir başka efsane kaleci Edwin Van der Sar kalesini koruyor.


Guardian Gazetesi internet sitesinde Moskova'ya akın etmiş iki takım taraftarlarıyla yapılmış röportajlar yer alıyor, buradan mutlaka izlemenizi tavsiye ediyorum.

Taktik konuşmak şu aşamada artık saçmalık, psikolojik bir maç olacağını düşünüyorum. Bence Manchester United maçı zor da olsa kazanır.

Büyük maçı Star Tv yayınlayacak 21:30'dan itibaren, saat 20:00'den itibaren ise özel programla izleyiciler bu maçın atmosferine hazırlanacak.