24 Mayıs 2008

Hayal Kırıklığı #1 Barcelona


Yeni bir seriye başlıyoruz. Bu sezonun hayal kırıklığı yaratan takımlarına göz atacağız. Sıralama tamamen rastgele, aklımıza geldikçe yazacağız işte. İncelemede şu an aklıma gelen takımlar; İspanyadan Barcelona, Valencia, Zaragoza, Sevilla, İtalyadan Milan ve Lazio, İngiltereden de Tottenham, Newcastle ve Liverpool olacak. Listede değişiklikler olabilir, eğer sizin de düşündüğünüz bir takım varsa onu da ekleriz. Girişi uzatmadan başlayalım:

Sezona geçen sezon kaçan şampiyonluğu almak ve elbette Şampiyonlar Ligi Kupası hedefi ile girmişti Barcelona. Sezon sonu baktığımızda ligde haftalar kala havlu atılan şampiyonluk ve yarı finalde bırakılan CL var.

Sezon başında yapılan transferler hedefe odaklıydı aslında. Geçen sezon Eto'o nun sakatlığında yerini dolduramayan Saviola gönderildi, yerine artık efsane olmuş bir isim, Henry alınmıştı. Ayrıca defansif orta saha eksikliğini gidermek için Yaya Toure, defansın ortasına Milito ve sol beke Abidal getirildi. Transfeler başarılıydı aslında, hem takımın eksik görülen bölgeleri güçlendirildi hem de kadroya rotasyon derinliği kazandırıldı. Transferlerin haricinde genç takımdan gelen Dos Santos ve Bojan'da takıma ekstra güç oldu.

Transferlerde takımdan giden kilit bir oyuncu ise olmadı. Guily, Saviola, Motta, Belletti aklıma gelen isimler. Bu isimler pek sorun olmasa da Barcelona'nın en büyük kaybı Rijkaard'ın akıl hocası Henk Ten Cate'nin ayrılmasıydı. Bu sezonki başarısızlıkta bu kaybın önemli rol oynadığına inanıyorum.

Sezon öncesi Bayern'i 1-0 yendikleri maçla taraftarlarına biraz daha güven verdiler. Devam eden Eylül ayı boyunca da 5 galibiyet ve 1 beraberlik aldılar ve sezona iyi bir giriş yaptılar. Sakatlıkları devam eden Eto'o ve Ronaldinho'nun yokluklarına rağmen Messi'nin durdurulamaz performansları Barcelona'yı taşıyordu.

Ekim ayı'da Messi rüzgarıyla geçti. Ekim ayında 5 maçta 3 1 1 yaptı Barcelona. Mağlubiyeti sezonun süprizi Villareal'den aldılar. Beraberlik ise savunma yaparak Uefa Kupası finaline kadar çıkan Rangers maçında geldi. Henry bir türlü istenen performansı gösteremese de ne Eto'o ne de Ronaldinho akıllara geliyordu.

Kasım ayı bir değişiklik getirdi takıma. Deco sakatlandı, uzun süre oynayamadı. Ama Ronaldinho iyileşti ve takıma döndü. Bu ay içerisinde 6 maçta 4 2 1 yaptılar. Beraberliğin biri zaten çıkmayı garantiledikleri Lyon karşısında diğeri de 11 kişi savunma yapan Valladolid'e karşı alındı. Mağlubiyet ise son sezonlarda Barcelona'ya sürekli sorun çıkaran Getafe'nin eseriydi.

Aralık ayında Eto'o da sakatlıktan kurtuldu. Böylece Henry klubeye gönderildi ve Eto'o eski yerine yerleşti. Deco'nun iyileşip yeniden sakatlandığı dönemler başladı. Asıl sorun ise çöküşün başlangıcı olarak gösterebileceğimiz Messi'nin sakatlanmasıydı. Bu aya kadar takımı taşıyan Messi sahalardan uzun süre uzak kalacaktı. Yine Aralık içerisinde Barcelona çok büyük bir darbe daha yedi. Yenilmesinin neredeyse imkansız olduğu, kalesi Camp Nou'da en büyük rakibine, Real Madrid'e yenildi.

Ocak ayında ligde oynadığı 4 maçta sadece 1 beraberlik almasına ve Kral Kupası'nda yarı finale çıkmasına rağmen hem taraftarlardan hemde klubun içinden yükselen sesleri durduramadılar. Evet zor da olsa ilerliyordu takım ama ne eski güzel futbolundan ne de bol gollü maçlardan eser yoktu.

İlerleyen aylar ise sorunlar çözülmedi, aksine giderek büyüdü. Mart ayı çöküşün resmi gibiydi, 7 maçta sadece 2 galibiyet alabildi Barcelona. Kral Kupası'ndan elendiler ve ligde de geriye düştüler. Düşüş Nisan'da da devam etti. Nisan ayı içinde 8 maç yapan Barcelona sadece 4 gol atabildi. Yine bu ay Camp Nou'da 4 maçta sadece 1 gol atabildiler. Ve final... Bu ay Real Madrid'i alkışlarla çıkardılar sahaya..

Peki ne oldu da bu sezon'un en büyük favorisi bu hale geldi? Bu sorunun cevabını oluşturan bir çok nokta var ama bu noktaların başında Rijkaard geliyor. Onun dışında sakatlıklar, Ten Cate'nin ayrılışı, kadronun yeterince derin olmayışı, bozulan takım kimyası ve futbolcuların ego çatışmaları takımı çökerten sebepler.

- Sahaya çıkan 11'ler çok kötüydü. Henry, Eto'o ve Bojan bir çok maçta kanatlarda oynadılar ve bu performanslarına çok kötü yansıdı. Gudjohnsen orta sahada ne kadar oynayabilirse o kadar oynadı işte.

- Sistem bozuldu. Geçtiğimiz sezon çok pas yaparak rakibini boğan, boşluğu bulur bulmazda içeri sokulan takım gitti. Onun yerine genellikle 3, bazı maçlarda 4 santrforla oynayan takım geldi. Orta saha hakimiyeti kayboldu.

- Kadro yetersizdi. Sezon başlangıcı için kadro derinliğini arttıran transferler yapıldı demiştim. Ama kadronun yetersizliği, Ronaldinho'nun yerini Henry'nin doldurmaya çalışmasına sebep oldu.

- Uzun süreli sakatlıklar yaşandı. Ronaldinho, Eto'o ve Deco gibi geçtiğimiz sezonlarda takımı sırtlayan futbolcular bu sezon çok az forma şansı bulabildiler. İçlerinde en fazla forma giyen Eto'o ligde sadece 22 maça çıkabildi. Bu sakatlıklar bir yana Barcelona'yı asıl vuran Messi'nin sakatlanması oldu. Onun çıkmadığı neredeyse her maçta zorlandılar. Üretkenlik, yaratıcılık ve pozisyon bulma'da sorun yaşadılar.

Barcelona gelecek sezon için büyük bir revizyona giriyor. Başlangıç olarak Rijkaard'ın yerine efsane futbolcu Guardiola getirildi. Deco, Eto'o ve Ronaldino başta olmak üzere bir çok futbolcu ayrılmak istediğini açıkladı. Bakalım gelecek sezon Barcelona'ya neler getirecek...

Bu yazıyı okuyan bunları da okudu.



Hiç yorum yok: