27 Eylül 2008

Alpaslan DİKMEN'i kaybettik !

Antalya'ya gitmek için İstanbul'dan yola çıkan Alpaslan abimiz Bursa yakınlarında geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybetti. Aynı kazada yaralanan eşi ve oğlu ise kazayı atlattı.

Ultraslan'ın kendisi için yazdığı ve yarın gece oynanacak Konyaspor maçında, maç boyu tribünlerden söylenecek beste ile hatırısının önünde eğiliyoruz.

"Yıllar yılı hiç bıkmadın,
büyük bir aşkla bağlandın,
yeri geldi sabahladın,
bütün ömrünü harcadın,
Şimdi söyle nerdesin sen,
oldu mu bırakıp gitmen,
keske çıkıp şaka desen,
ne olur Alpaslan DİKMEN !

Türk futbolunun ve Galatasaray camiasının başı sağolsun.

24 Eylül 2008

Hoşçakal Bay'ım hoşçakal "

Sevgili dostlar, malesef Kazım Kanat'ı, Kazım abimizi kaybettik. Zatürre teşhisiyle kaldırıldığı hastane'de solunum yetmezliği nedeniyle vefat etti.

Kendisinin sevdalarından birisi olan Beşiktaş'ın taraftarı olmasam da yazılarını ve televizyon programlarını her daim takip etmeye çalışırdım. Türk futbolunda futbolcuları "Soyisim" ile anarak saygınlık kazandıran ilk isimdir Kazım Kanat. Fatim Terim'e "Sinyor Terim", "Sayın Terim", Ahmet Çakar'a "Doktor", insanlara bay X formatında hitapları, çok zaman espri dolu diyalogları unutulmayacak.

Bir gün Ahmet Çakar, ciddi konuşurken, "Hocam, hocam Futbol bir şovdur" diye önce duraksayarak sonra hiddetle söylediği cümleyi bu şovun içinde bulunan herkese vasiyeti gibi görüyorum.

Ah be Kazım abi ! Klimayı açıp Zatürre olmanın sırası mıydı !

16 Eylül 2008

Londra'da şarap tadında bir gece


Chelsea, bu gece kendi sahasında Ligue 1'e çok da iyi başlayamayan FC Girondins de Bordeaux ile karşılaşacak. Bu maçın en önemli özelliği, Luiz Felipe Scolari'nin ilk Şampiyonlar Ligi maçına çıkacak olması. Maç öncesi Scolari,

"Federasyon kupası, Lig kupası, Premier Lig ve Şampiyonlar Ligi, hepsini kazanmak istiyoruz, benim için Şampiyonlar Ligi'nin Lig Kupası'ndan fazla bir önemi yok. Şampiyonlar Ligi elbette önemli bir turnuva ama Lig maçlarından daha önemli değil"
dedi.

Bu sözleri duyan Chelsea'nin sahibi pek de memnun olmuştur diyemem, elbetteki bu sene Chelsea'den herkes Şampiyonlar Ligi kupasını bekliyor ve bunun en önemli hedef olduğunu Scolari'den başkası da bilemez. Bu açıklamalar birnevi ortamı hazırlama gibi bana göre.

Michael Essien bu gece sakatlığı nedeniyle karşılaşmada oynayamayacak.


Bordeaux'un Ligue 1'de Eric Gerets'in çalıştırdığı Marsilya ile 1-1 berabere kaldığı ve etkisiz futbolunu göz önüne aldığımızda Bordeaux için oldukça zor bir maç olacak. Maç öncesi Laurent Blanc,
"Onlar iyi bir kadroya, stadyuma, finansal güce sahip büyük bir klüp. Fakat şu ana kadar Şampiyonlar Ligi'ni kazanamadılar. Bu turnuvayı kazanmak isteyecekler ama bunun için para değil performans gerekli. İyi başlamak istiyoruz, puan da alabiliriz, neden olmasın ? "
dedi.

Şampiyonlar Liginde ilk maç günü


Geçtiğimiz sezon, Chelsea - Manchester United finali ve Manu'nun kupayı almasıyla bıraktığımız sahne'de yeni sezon başlıyor. İlk maç gününün şüphesiz en ilginç ve sonucu merak edilen maçları arasında Lige oldukça kötü başlayan Barcelona'nın Sporting Lisbon, geçtiğimiz sezon sahasında Liverpool'a 4-0 mağlup olan Marsilya'nın yine sahasında Liverpool, Şampiyonlar Ligine girmesi büyük sürpriz olarak görülen Anorthosis'in Bremen, Psv'nin, Atlético ile oyanayacağı maçlar olacak.


16 Eylül 2008

Barcelona - Sporting
Basel - Shakhtar
Chelsea - Bordeaux
Marseille - Liverpool (Star tv)
Panathinaikos - Internazionale
PSV - Atlético
Roma - CFR
Bremen - Anorthosis

Mourinho, sert kaya'ya çarptı

Bu hafta sonu Milan, Catania'yı 2-1 ile geçerek Serie a'da ilk galibiyetini alırken bu aynı zamanda Mourinho'nun da ilk galibiyetiydi. Mourinho maç sonrası yine rahat durmadı ve Catania'yı küçümseyen "Catania'yı 5-1 yenebilirdik" demecini verdi.

Demeçlerine kontra yemeye aslında İngiltere'den alışık olan Mourinho'ya yanıt bu kez sert bir şekilde Catania "Başkan Vekili", Pietro Lo Monaco'dan,

"Mourinho, sopayı hakediyor, sopayla dişleri kırılmalı. rakibi için bu şekilde konuşan bir adamın ne rakibine ne de bulunduğu ülkeye saygısı yoktur. Umuyorum Ligi kazanabilir aksi halde ülesine geri dönmek zorunda kalacak."

sözleriyle geldi.



Mourinho'nun bu sözleri pek de ciddiye almadığını ise bu sözleri kendisine soran gazetecilere, "Lo Monaco mu? O da kim?" demesinden anlayabiliyoruz. Mourinho, İtalya'da da rahat duracağa benzemiyor ama bu kez muhataplarının da ona rahat vermeyeceği açık.

08 Eylül 2008

Slaven Bilic : " Hiçbir yere gitmiyorum"


Gerard Houllier, Gianfranco Zola, Roberto Donadoni and Roberto Mancini ile birlikte West Ham United menejerliği için ismi geçen Slaven Bilic The Guardian gazetesine yaptığı açıklamada

"Daha önce söyledim, tekrar söylüyorum, gitmiyorum ! Gitmeyeceğimi oyuncularıma da anlattım, Hırvatistan'da kalmak istiyorum. 2010 Dünya Kupası sonuna kadar buradayım"
diyerek iddialara en sert yanıtı verdi. Euro 2008'de Türkiye karşısında alınan dramatik sonucu ne Bilic ne de Hırvatistan'ın unutabildiğini ve 2010 Dünya Kupası'nda bu hırsla bir şeyler yapmak istediklerini anlamak çok da güç değil.

Robson de "Robinho" Souza konuşmaya devam ediyor.


"Real Madrid'de konu her zaman paradır. Bir mal gibi size para biçerler ve ardından size sorulmadan bile pazarlıklar başlar. Real Madrid'de oynayacağıma, dilencilik yaparım daha iyi"

06 Eylül 2008

Ararat'ın gölgesinde bir futbol maçı : Ermenistan : 0 Türkiye : 2

2010 Dünya Kupası Avrupa elemeleri 5. Grup'taki ilk maçında komşumuz Ermenistan'ı 2-0 yendi. Maçı düşününce, futbol dahilinde "vay be" diyeceğimiz ne oyun ne de fantastik goller vardı, Türkiye'ye rakip olamayacak kadar güçsüz bir Ermenistan karşısında uzun vadede çok lazım olacak galibiyet ve yeniden inşa edilmeye başlanacak gibi gözüken dostluk iki ülke içinde kazançtı.

Futbol sen nelere kadirsin...

01 Eylül 2008

Necati Ateş, Real Sociedad'da

Bu sezon İspanya 2. Liginde mücadele edecek olan Real Sociedad, Necati Ateş'i transfer ettiğini burada açıkladı. Daha önce Nihat Kahveci, Tayfun Korkut ve Arif Erdem'in de ormasını giydiğini Real Sociedad için 4. Türkiyeli oyuncu Necati Ateş oldu böylelikle.

Geçtiğimiz sezonu, İstabul BB'de geçiren Necati 10 gol atmıştı, umarım Real Sociedad'da da başarılı bir sezon geçirerek futbol hayatında bir aşam kaydeder.

Kayıp mı ? Kazanç mı? : Kayserispor : 0 Galatasaray : 0


Maç başlamadan önce, maçı deplasmanda oynayacağımız bir anda aklıma geldi de tekrardan "Geçen sene ki tempo ve stadın atmosferini düşünürsek bu maçtan 1 puan alsak iyidir" diyordum... Maç başlayıp da düşük seviyedeki hatta etkisiz seyirciyi ve Kayserispor'un muhtemelen eksiklerden kaynaklı futbolunu hatta eksikler çok olduğu için Mehmet Topuz'un hasta oynadığını duyunca maçı berabere bitirmenin kayıp olduğunu anlamam uzun sürmedi.


İlerde bir yalnız adam, ismi Hakan Şükür değil, uzun topları indirip arkadaşlarına pozisyon yaratacak özellikleri yok. Hakan gençken bu işleri iyi yapardı zira. Bu yalnız adamın adı Ümit Karan, kendisine top geliyor indiriyor bazen ama kimse yok, çoklukla faul yapıyor, bazen de topa deyemiyor bile.


İnsan diyor ki madem indirecek bu adam, illa bu görevi yapacak! Bu adamın yanına birisi lazım indirdiklerini değerlendirecek, daha doğrusu indirebildiklerini değerlendirecek bir adam lazım. Bazen gidip orta saha'nın bizim yarı alanımıza bakan tarafında bile top indirdi ya da top almaya geldi. Dedim herhalde ikinci yarı Baros girer ve çift forvete döneriz. Bu arada 10 dakika geçti 55. dakikada ısınmaya aşlayan Baros ısınırken yanmış...


Ortasahada Mehmet Topal ile Ayhan kendisine verilen defansif görevleri yaptı, yaptı da hücuma katkı veremedi. Bunu onlardan Skibbe mi istedi yoksa kendileri mi yapamadılar anlayamadım.

Arda ile Aydın maç boyu ikiye bire girmemek için yeminliydiler sanki, bir kere girdiler tehlike yarattık zaten. Arda bu sezon rahat oynayamayacak gibi gözüküyor, başına en az 3 kişi geliyor her top aldıgında.

Linderoth'dan sağ bek yaratacağız böyle giderse, hücuma bile destek verdi bir iki pozisyonda.

Yanarken bıraktığımız Baros son anda farkedildi oyuna girdi de Ümit çıktı bu sefer de. Ümit'in çıkana kadar yaptığını bile yapamaz tek başına diyordum malesef ki yapamadı. Ümit ile Baros ikinci yarı beraber başlasaydı maçın sonucu değişirmiydi bilemem ama daha fazla pozisyon bulacağımız kesindi.


Maç bittiğinde istatistiklere baktım da 81 top kaybıyla oynamışız. Bu kadar kayıp gerçekten yorum bile yapılamayan seviyede.

De Sanctis maçın kaybedilmesinin önüne geçti, gelin ismini koyalım maçı kurtardı.

Bu sezon 5 Resmi maçını izledim Galatasaray'ın 5*90=450 dakika'nın toplam 70 dakikasında keyif aldım. Bu sezon Turkcell Super Lig'de izleyebildiğimiz maçlara da bakacağız gibi görünüyor Kritik Eşik'de.