90'lar serisi yapıpta Çek Cumhuriyeti'ne uğramamak olmazdı. Muhteşem 3 orta saha oyuncusu içinden Berger'i seçtim, Poborsky ve Nedved'i saygıyla selamlayarak...
Slavya Prag'ın ismi olduğu yıllar. Genç bir çocuk fırtına gibi oynuyor. 22 yaşındaki bu genci o zamanlar Dortmund'da olan Hitzfeld keşfediyor ve alıyor. Dortmund'da o zamanlar Alman futbolunun önünde gidiyor. 95-96 sezonunda çoğunlukla kenarda oturuyor Berger, girdiği zamanlarda da ön liberoda oynuyor. Sesi çıkmıyor tabi ama çok mutlu olduğu da söylenemez. Ama sezon sonunda Bundesliga ve Alman Kupasına dokunan futbolculardan birisi olma şerefine erişiyor.
Sezon sonunda İngiltere ev sahipliğinde Euro 96 var. O turnuvada, kimsenin beklemediği bir başarı yakalıyor Çek Cumhuriyeti gençlerle. Efsane bir turnuvanın sonunda finalde Almanya'ya uzatmalarda yeniliyorlar.
Turnuva ardından Poborsky Manchester United'a, Nedved Lazio'ya, Berger ise Liverpool'a gidiyor. Liverpool'da efsane yıllar geçiriyor Berger. Ne rakipleri ne tribünler ne de takım arkadaşları bir sonraki hamlesinin ne olacağını bilmiyor. Bazen orta sahanın ortasındayken 90'a yolluyor topu, bazen kendi sahasındayken asist yapıyor. Hem kendi hem de izleyenler o sahadayken maçtan keyif alıyorlar.
Tabii hikaye böyle pembe sürmüyor, sakatlık üstüne sakatlık yaşıyor Berger. Bir türlü kurtaramıyor kendisini bu beladan. En sonunda Liverpool'dan ayrılmak zorunda kalıyor ve Portsmouth'a gidiyor. Sağlam başlıyor sezona, umutlandırıyor bizleri. Eski günlere dönecek derken bir kez daha sakatlanıyor.
Portsmouth sakatlıklardan kurtulamayan Berger'i serbest bırakıyor ve Aston Villa'ya gidiyor Berger. Kendini toparlaması için Stoke City'ye kiralanıyor, orada oynarken neler oldu bilmiyorum. Hala Aston Villa kadrosunda Berger. Ve çok eski bir oyuncu gibi görünse de Juventus'lu Nedved'ten küçük.
En nihayetinde sakatlıklar yüzünden izleyemediğimiz, doyamadan sahalardan yolcu ettiğimiz bir oyuncu olacak Berger. Geriye bizlere izlettiği güzel futbol ve Liverpool hakkındaki şu sözleri kalacak:
"You know, the greatest day in my football life was the day I signed for Liverpool. I couldn’t believe it. When I was young in Czechoslovakia, we didn’t see much European football, but my father’s friend went to England and he watched Liverpool. When he came back, he gave me the programme, the ticket and a scarf. I still have them all.
When I moved to Southport to live, my neighbour was Kenny Dalglish. Alan Hansen lived around the corner. I met them, they were normal guys, but they were my heroes. To me, it’s the best club in the world and when I am finished playing and I’m telling my children about it I will be proud to say that for seven years I was a Liverpool player."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder