Liverpool taraftarları bir süredir protesto ettikleri yönetime karşı savaş açtı. İnternet üzerinden örgütlenip klubu satın almayı planlıyorlar...
Nasıl olacak derseniz, 100.000 taraftardan 5000'er sterlin toplanacak ve elde edilecek 500 milyon sterlinle alacaklar klubu. Yapabilirler mi bilinmez, ama yönetim böyle devam ederse tribün grevi başlayacak.
Bu arada Liverpool da iyice soğudu ligden, son maçlarında West Ham'a son dakikada yedikleri penaltı ile yenildiler.
31 Ocak 2008
Liverpool Taraftarı Klubu İstiyor
Daha Bu Yaşta
Çirkef genç oyuncular için kullanılan default kalıptır "daha bu yaşta"... En son örneğini dün akşam gördüm bunun; Juan Manuel Mata.
Valencia'nın genel havasından mıdır, yoksa Marchena'ya özendiğinden midir bilemiyorum. Ama kasti ve sert fauller, rakip dokunmadan kendini atmalar... Yetenekli de sıpa ama böyle antipati kazanarak nereye kadar gider ?
Mr. Goal, Andy Cole
1993 ve 2001 yılları arasında oynadığı Newcastle United ve Manchester United'daki 8 senelik performansıyla "Bay Gol" olarak anılmaya başlayan Andy Cole'ü kim unutabilir.
260 gol atan Alan Sheraer'dan sonra 188 gol ile İngiltere Premier Lig tarihinin en fazl gol atan ikinci futbolcusu.
1994 yılında İngiltere Premier Ligi'nin en iyi futbolcusu seçilen 37 yaşındaki Andy Cole halen faal futbolculuk hayatına devam ediyor ve İngiltere'de Burnley takımında oynuyor.
30 Ocak 2008
Deplasman Golü
Bu akşam Atletico Madrid ve Mallorca rakiplerini yendiklerini halde elendiler kral kupasından. Toplamda averaj aynı olmasına rağmen deplasman golü belirledi yarı finalistleri...
İyi bir uygulama değil bu, acayip bir standartizasyon getiriyor futbola... Gerçi futbolu yönetenler beğeniyor olmalı ki artık bütün turnuvalarda kullanılıyor. İlk maçı 1-0 al sahanda, git deplasmanda ölümüne savunma yap. Arada da kontra atakla gol bulabilirsen ne ala. 1 tane gol bulabilirsen yetiyor zaten, rakibin 3 tane atması gerekiyor. Daha defansif, daha sıkıcı bir hale bürünüyor futbol.
İstediğimiz futbol bu mu?
2007 yılının da en iyisi Luciano Spalletti
As Roma 2004 yılında Fabio Capello'Nun ayrılmasıyla beraber, bir çok önemli oyuncusunu da kaybetti ki bu youncuların çoğu Fabio capello ile beraber yürüdüler. Capello'nun en bilinen özelliği de başarısından sonra bu zaten, ayrıldığı takımdan götürdüğü futbolcular.
As Roma'da oluşan bu puslu hava kolay kolay dağılacak gibi durmuyordu... Capello'dan sonra sırasıyla bir sene içinde Cesare Prandelli, Rudi Völler, Luigi Del Neri, Bruno Conti As Roma'da görev yaptılar.Benden sonrası tufan sözü neredeyse gerçek olmuştu artık As Roma için. Capello'nun gidişi sonrası göreve gelen dört teknik adam da görevini bırakmak zorunda kaldı.Beşinci olarak Luciano Spalletti Udinese'den As Roma'ya geldiğinde 2005'di.
Spalletti'nin gelişiyle beraber As Roma'nın oyun karakteri bariz olarak daha atak bir formasyona geçti.Spalletti görev geldikten sonra As Roma 11 lig maçını üst üste kazanarak Serie A rekorunu kırdı.Şampiyonlar liginde çeyrek final oynadı.
Spalletti bu performansının karşılığını 2006 yılı sonunda İtalyan Futbolcular Birliği tarafından verilen "Yılın en iyi teknik direktörü" ödülünü kazanarak aldı.
İtalyan Futbolcular Birliği şimdi yeniden onu 2007 yılının en iyi tek direktörü seçti. Kaderin cilvesine bakın ki Spalleti'den önce bu ödülü 2005 yılında son kazanan isim Fabio Capello.
Serie A Coach of the Year
------------------------------
2007 Luciano Spalletti
2006 Luciano Spalletti
2005 Fabio Capello
132 milyon dolarlık adam : Nicolas Anelka
1979 doğumlu çılgın Fransız... Henüz 28 yaşında olmasına rağmen 16 yaşında Paris saint Germain'e başladığı futbol kariyerinde durmaksızın sekiz klüp değiştirdi.
Futbol dünyasında sürekli klüp değiştiren futbolcular için "sorunlu futbolcu" öngörüsü çok zaman doğrudur lakin Anelka'nın bu seyyahlığını kimilerine göre sorunlu futbolcu olmasını huzursuz yapısı olmasına da bağlayabiliriz.
Kariyerine 1995 yılında PSG'de başlayan Nicolas, 1997 yılına kadar PSG'de kaldı ve 10 maçta 2 gol attı.1997 yılına geldiğinde artık daha büyü bir takımda yer alma vati gelmiş ve genç Fransız futbolcuları için baba ocağı olan Arsene Wenger 'in çalıştığı Arsenal onun için iyi bir tercihti.
1997-1999 arasını Arsenal'da geçirdi ve çıktığı çıktığı 65 maçta 23 gol attı.1999'da yılında onun için 35 milyon Euro ödeyen takımın ismi Real Madrid'di.1999-2000 arasını Real Madrid'de geçirdi Nicolas ve 19 maçta 2 gol attı.
2000 yılında onu yetiştiren takıma, PSG'e transfer oldu 34.5 milyon Euro karşılığında, çıktığı 39 maçta 10 gol attı, 2001 yılında Liverpool'a kiralık olarak verildi, Nicolas Liverpool formasıyla çıktığı 20 maçta 4 gol kaydetti.
2002 yılında ikariyerinin en uzun aidiyetini yaşayacağı İngiliz Manchester City takımına transfer oldu ve City bu transfer için 19.8 milyon Euro ödedi, Nicolas Manchester City için oynadığı 89 maçta 39 gol atarak burada da devam etti.
2005 yılına gelindiğinde Nicolas bavullarını Fenerbahçe için toplamaya başladı.Fenerbahçe bu transfer için 10 milyon Euro ödedi.Bir çok yabancı futbolcunun kariyerinin sonlarında Türkiye'yi tercih etmesine rağmen Nicolas'ın kariyeri için bu bir risk oluşturabilirdi lakin bunu pek kaale almamış ve soluğu Fenerbahçe'de almıştı, Fenerbhaçe formasıyla çıktığı 39 maçta 14 gol attı. Türkiye liginde oynadığı için Fransız Milli takımından uzak kaldığı düşüncesi ağır basmışdı ki Anelka 2006 yılında artık açıkca mutsuz olduğunu ifade etmeye başladı ve yeniden Fransa Milli takımının formasını giyebileceği, göz önünde bir lig olan İngiltere Premier Ligi takımlarından Bolton Wanderers'da aldı soluğu...
Bolton bu transfer için Fenerbahçe'ye 12 Milyon Euro ödedi ve Nicolas, Bolton formasıyla çıktığı 53 maçta 21 gol attı. Herkes Bolton'un son durak olmadığını biliyordu ve 2008 yılına gelindiğinde, geldiği günden beri Chelsea için dünyanın en pahalı futbolcularını satın alan Abramovich Anelka için 20 milyon Euro ödedi Bolton'a ve Anelka'yı Chelsea'ye getirdi.
Bugüne kadar ona sahip olmayan isteyen Futbol klüpleri şimdiye kadar toplam olarak 132.1 milyon Euro ödediler. Dünya futbolu bu huzursuz adamın yeteneklerine saygı duyuyor, harcadığı paralarla da ona sahip olmak için her şeyi yapıyor.
Fransız Milli Takım Teknik Direktörü Raymond Domenech Euro 2008 kadrosu seçimiyle ilgili de ilk sinyali verdi, bekleyelim görelim ... It is the Nicolas I like to see... when he shows these qualities, he is a candidate for a permanent place.
29 Ocak 2008
Giderayak...
Sevgili başkan Haluk Ulusoy yeniden seçilebilmek için bir yandan reklamlar verirken bir yandan da takımlara "kıyak" geçiyor. Son hamlesi Aziz Yıldırım'ı yanına çekmek içindi sanırım. Tabii abidik gubidik yabancıları transfer etmekte üstüne olmayan tüm klupler de nasiplenecek bu uygulamadan.
"Federasyon 6+2 ye karar verdi. Ayrıca takımlar yeni yabancılarını alabilsinler diye transfer kapanış tarihini 6 şubata uzattı."
Bu futbola konulan bir dinamit midir yoksa takım içi rekabeti arttıracak bir uygulama mıdır, zaman gösterecek. Ben sevinmedim açıkçası, hoşuma gitmiyor 8 tane yabancının yanına 3 tane idare edecek Türk koyup takım kurma düşüncesi. +2 yedekte +2 devşirme olarak sahada...
Konsept Değişikliği
Büyük bir hevesle başladık aylar önce, ikimizinde tezleri, projeler, makaleler derken unutuldu blog. Şimdi yüklerimizi atıp geri döndük.
Yanlız artık belli bir konsept içerisinde devam edeceğiz. Yine güncel haberler, sonuçlar, değerlendirmeler olacak ama her ay genel bir konu üzerine eğileceğiz. Bunun ne olacağını anketlerle siz belirleyin istiyoruz. Bu ay kahramanlarımız olan futbolcuları konsept olarak belirledik. Umarım beğenirsiniz.